Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le sohbetimizin en can alıcı bölümlerinden birisi de sözleşmeli öğretmenlerin kadro sorunuydu. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu bir gün önce 70 bin sözleşmeli öğretmenin kadroya alınması için hazırlıkların son aşamaya geldiğini bildirmiş ve hazırlık çalışmasının Maliye'ye gönderildiğini açıklamıştı. Türkiye'nin dört bir yanındaki sözleşmeli öğretmenleri heyecanlandıran bu olayı Şimşek'e sordum. Hiç beklemediğim bir değerlendirme ile karşılaştım.

Bakan, 'Milli Eğitim ile bir mutabakatımız var, onun üzerinde yürüyor' dedi fakat sesinden ve vurgusundan 'net bir gelişme olmadığını' hissettim. Bunun üzerine peş peşe sorularla, 'kadroya geçme işlemiyle ilgili nasıl bir işleyiş ve zamanlamanın düşünüldüğünü' anlamaya çalıştım. İşte Bakan Şimşek'in sözleri:

'İmkanlarımız ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda bir planlama yaptık. Mutabakatımıza göre her yıl belli sayılarda kadro sözümüz var. Hepsini hemen kadroya alacak değiliz. Her yıl, önceden saptadığımız sayıya göre kadro açacağız. Kadroya geçiş için de bazı şartlar var, onların yerine getirilmesine bakılacak.'

Böylece, Çubukçu'nun açıklamasından sonra oluşan, 70 bin öğretmenin hemen kadroya alınacağı havasının gerçeği yansıtmadığı anlaşıldı. Bu arada Bakan, 4B olarak tanımlanan sözleşmeli öğretmenlerle 4A diye sınıflandırılan kadrolu öğretmenler arasındaki farkın zaman içinde azaltıldığını ve sistemin zaten başlangıçta öngörülenin dışına çıktığını söyledi.

Bunları konuşurken de Türk kamu sistemindeki personel politikasını 'bu ülke performansa dayalı kültüre geçemedi. Kötü performansa yaptırım, iyi performansa ödül sistemini kuramadı. O zaman da kamuda verimlilik sağlamak mümkün olmuyor' sözleriyle eleştirdi. Şimşek, kamu çalışanlarının da başarısızlık durumunda işlerine son verilebilmesi gerektiği savunuyor.

İsmail Küçükkkaya

AKŞAM